Avrupa'da Sanayi Devrimi'ni takip eden süreç kentleşmeyi tetikledi, artan sanayi ve ticaret de kalabalığı beraberinde getirdi. Araziler değerlendi, kentler genişledi, apartmanlar yaygınlaştı. Değişen dünyadan İstanbul da maalesef nasibini aldı. Şimdi bizler şairlerin mısralarında, yazarların satırlarında eski İstanbul'u arayarak geçiriyoruz günlerimizi. Hiç görmediğimiz, yaşamadığımız zamanlara özlem duyarak belki...
Bu özlemi dindiren kalemler her zaman ilgimi çekmiştir. Hıfzı Topuz'un kültürle harmanlanmış yaşamı ve eserlerinin beni tarifsiz bir merak duygusuyla içine çekip derinden etkilemesi de bu yüzden olsa gerek. Anneannesinin üç aylık yetim maaşıyla kaydolduğu, maddi imkânsızlıklarla bitirdiği Galatasaray Lisesi'nde edindiği altyapı sayesinde yazarlığa adım attığını söyler Topuz. Sonrasında hukuk eğitimi, gazetecilik doktorası, sayısız roman, anı kitabı, inceleme ve araştırma yazıları... Tek başına bir kültür abidesi ve devasa bir kitaplık adeta. Temmuz ayı içerisinde ikinci baskısıyla raflarda yerini alan Bir Zamanlar Nişantaşı'nda kitabı da beni heyecanlandırdı. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere Topuz, bizlere Nişantaşı'nda geçen hayatını anlatıyor. Anı kitabı sayılabilecek bu eser aynı zamanda sokakları, konakları, apartmanları, gezilecek yerleri, gidilecek pastaneleri, plajları ve içinde bulundurduğu insanlarıyla tam bir Nişantaşı rehberi olmaya aday bence. Üç dört sayfalık bölümlerden oluşması bazen anlatımın akışını bozsa da her bölüme itinayla konulan başlıklar içerik rehberi vazifesi görüp kitabı bir çırpıda bitirmemi sağladı.
Nişantaşı ve Teşvikiye 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında şehzade, sultan, prenses gibi "sosyo-ekonomik olarak üst düzeyde" kişilerin yaptırdığı ihtişamlı köşklerden oluşan semtlerdir. Balkan Savaşı'ndan sonra (1912) Selanik'ten göç eden ailelerin çoğalmasıyla yapısı değişmeye başlar. Artan nüfusla beraber, 1930'ların mimari stilinde yeni apartmanların sayısında da artış yaşanır. Nişantaşı, günümüzde ise artık burjuvazi kimliğini kaybetmiş durumda Topuz'a göre. "Nişantaşı artık eski Nişantaşı değildi... Eski konakların yerine zevksiz apartmanlar yapılıyor, kıyıda köşede kalmış eski aileler de yok olup gidiyordu" diyerek son noktayı koyuyor zaten kitabında yazar.
Topuz birçok röportajında küçüklüğünden beri anılarını not aldığını ve sakladığı defterler sayesinde yaşadıklarını taze tuttuğunu belirtiyor. Bu kitabında da tuttuğu notlar gün yüzüne çıkmış diyebilirim. Osmanlı'dan günümüze kadar birçok bilgiyi barındıran kitap sayesinde eski konakların bugün hangi mimari yapılara dönüştüğünü, eskiden hangi köşklerde kimlerin oturduğunu, hangi okulların var olduğunu ve günümüzde nasıl devam ettiğini eski Nişantaşı-yeni Nişantaşı karşılaştırmaları eşliğinde öğrenmiş oldum. Bir Zamanlar Nişantaşı'ndayı okurken geçmişle bugün arasında uzun bir köprüde yürür gibi hissettim kendimi. Bir sürü tanınmış şahsiyetin hayatıyla karşılaştım, muhteşem bir kültürel hazinenin içine dalıp çıktım kısa sürede. Topuz, nerelerde büyümüş, kimlerle okumuş, öğretmenleri kimlermiş gibi birçok konuyu tarihsel bir gerçeklik ışığında öğrenmiş oldum. Topuz sadece kendi anı defterleriyle yetinmeyip arkadaşlarının belleğinden de faydalanıyor yer yer; Tuğba Tarim'den Aytekin Tekin'e, Mutlu Temelli'den İhsan İpek'e kadar birçok kişinin anılarına da başvurarak farklı hayatların içine girmemizi sağlıyor. Anlatımı öyle canlı ve samimi ki, her anıda başka bir evin konuğu havasına girmemek elde değil.
Peki, yazarın en yakın dostları kimlerdi? Bu soruyu; "En başta Melih Cevdet Anday, Ferruh Doğan, Ali Talih Sencer, Rasih Nuri İleri, Yılmaz İnkaya ve Bedri Rahmi Eyü-boğlu" diye cevaplıyor Hıfzı Topuz ve dostlarının kendisini zihinsel olarak beslediğini belirtiyor. Sohbet fasıllarında söylenen türküleri, kantoları, dostlarıyla şakalaşmaları, aşkları ile samimi bir üslup eşliğinde bize hayatının kapılarını açıyor adeta bu kitapta. Bedri Rahmi ile aralarında sıklıkla kullandıkları; "Üstat gel seninle açık kalp ameliyatı yapalım" cümlesini paylaşmış olması da samimiyetinin zirvesi bana göre.
Sadece bugünkü neslin zenginleşmesi için değil, gelecek nesillerin de Türkiye'nin hikâyesini dinlemesi bakımından kayda değer bir kitap Bir Zamanlar Nişantaşı'nda; Nazım Hikmet'ten Attila İlhan'a geniş bir entelektüel çevreyi gözlemleyerek eski Nişantaşı'nı tanımak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. Kitaptaki fotoğraflara bakarken sanki Hıfzı Topuz'la karşılıklı bir aile albümünü karıştırıyormuş hissini yaşamaya da hazır olmalısınız.