Ali Eren: Kemal Tahir’in Atölyesine Giriş: Notlar 1

Kemal Tahir’in Atölyesine Giriş: Notlar 1
Giriş Tarihi: 7.09.2016 15:57 Son Güncelleme: 16.09.2016 10:32
Ali Eren SAYI:27Eylül 2016
Türkçenin en büyük romancılarından sayılan Kemal Tahir’in uzun zamandır merakla beklenen Notlar’ı raflardaki yerini almaya başladı. Daha önce baskısı bulunmayan Notlar, İthaki’nin yeni baskısıyla birlikte meraklıları için bulunmaz bir fırsat da oldu. Beş ayrı kitap halinde bir araya toplanan kitaplarda, Kemal Tahir’in sanat ve edebiyattan tarihe, romana, şiire ve siyasete dair geniş bir alandaki fikirlerini bulabilmek artık mümkün olacak.

Notlar'ın ilki olan Sanat Edebiyat 1'de Kemal Tahir, daha çok roman ve gerçekçilik sorunu üzerine yoğunlaşıyor. Modern romanın kodları arasında dolaşan Tahir'in notları roman yazarken yaptığı çalışmalardan arta kalan notların bir araya toplanmasıyla oluşmuş. Bir kısmı dergilerde ve gazetelerde kalmış röportajlar bir kısmı da okunan bir kitap için alınmış derkenar notlarından oluşuyor. Defterlere, ajandalara, takvim yapraklarına ve o an hangi kâğıdı bulduysa ona genel olarak eski Türkçe ile aldığı notlardan oluşuyor bu metinler. Kitap, Kemal Tahir'in "Ben 30 yıldır, dünyaya, insanlara, olaylara hiç aralıksız romancı gözüyle bakmaktayım" sözünün bir tefsiri gibi duruyor. Kişilerle ve kavramlarla hesaplaşıyor Kemal Tahir. Böylece romanlarını yazarken kullandığı malzemeden de haberdar olmuş oluyoruz. Sadece bir romancının malzemesiyle de değil, aynı zamanda yazarın arka bahçesine de girmiş gibi oluyoruz. Bu atölyede dolaşmak, hem roman yazarları için bulunmaz bir fırsat, hem de Kemal Tahir okurları için derin bir kazıyı işaret ediyor. Çünkü roman sanatı sadece bir sanat olmaktan çok aynı zamanda birçok ilmi de kapsayan bütünlükçü bir edebiyat dalı.

Kemal Tahir romanları, kişiliği ve fikirleriyle hep bir tartışmanın konusu oldu. Solcular kabul etmediler onu, kendilerine uzak buldular ve sağcılıkla suçladılar. Tarihe bakışını çözemediler bir türlü. Sağcılar da anlayamadı Kemal Tahir'i, solcu olmakla yargıladılar. Oysa Tahir hangi ideolojide olursa olsun hep yerli kalmanın derdinde oldu: "Bence Türk romancısının ana ödevi, imparatorluk kurmak gücüne sahip Türk insanının geleceği kurtaracak cevherini, bu cevherin tarih boyu taşıdığı insancıl birikimi, bu birikimin gelecekte işe yarar yönünü bulup açıklamaktır."

Kemal Tahir bu anlamda sadece bir romancı değil aynı zamanda Marksizm'i merkeze alan bir düşünürdür de. Türk düşüncesi üzerine eğilirken ve Türkiye'nin sorunlarına çözümler sunarken de aynı çerçeveden olaylara yaklaşmaya çalışır. Karl Marks'ın kuramı Batı içi sorunları çözmeye odaklanmıştır. Birçok düşünür Marksizm'in Doğu ile ilgili konularda eksik olduğunu söyler. Fakat yine de Karl Marks'ın Doğu konusunda düşünmediği anlamına gelmez bu. Sadece Batı ile ilgili meseleler Marksizm içinde çok daha önceliklidir. Kemal Tahir'in de ömrü boyunca üzerinde en çok durduğu konu Batılılaşma fikri olmuştur.

Fikri manada Batılılaşma ile hesaplaştığı gibi roman sanatı açısından da Batılılaşma ile hesaplaşır Kemal Tahir. Bir söyleşisinde şöyle der: "Bizim romanımızda insan dramı batıya göre çok boyutludur. Daha çok zengindir. Drama düşmüş roman kişisini ele alışta insanlığı bir insan boyutuyla değil toplumuyla ölçerek, oranlayarak zenginleştirmek zorundadır romancı."

Kemal Tahir'e göre hiçbir toplumun hem tarihsel hem de günümüzün gerçekleri açısından diğer toplumlarla teması göz ardı edilemez. Bu ilişkiler bir toplumu kuşatan maddi zorunluluklardır. İşte bu ilişkileri kuşatan bir zemine ihtiyaç vardır, o zemin de Doğu-Batı çatışmasının yaşandığı alandır. Kemal Tahir romanlarında, söyleşilerinde ve notlarında belirttiği üzere bu çatışmanın doğu tarafında yer almıştır her zaman. Hatta giderek Batılılaşma ideası altında Doğu'ya karşı uygulanan 'unutturulma'ya karşı da siper almıştır yazdığı eserlerle. Özellikle Devlet Ana ile Türklerin Batılılardan çok çok farklı olan üretim, örgütlenme ve idare biçimlerini çok net bir biçimde gösterir. Devleti alışıldığı gibi sert bir figür yerine, tam anlamıyla olduğu gibi anaç bir organizma olarak yeniden tanıtır bize. Bu anlamda akıllardaki hazır tanımların da canına okur Devlet Ana ile Kemal Tahir.

Yine çok konuşulan romanlarından Rahmet Yolları Kesti ile Yaşar Kemal'in İnce Memed'indeki devlete başkaldıran eşkıyayı tashih ederek, eşkıyanın devlet karşısındaki aczini ve zavallılığını gösterir. Kemal Tahir neredeyse bütün yazdıklarıyla Anadolu insanına dair güvenli ve ilk elden bilgiler verir okuruna. Notlar'ın ilk sayfasında ise şöyle bahseder Anadolu insanından: "Doğrusu Dostoyevski gibi şöyle demektir: 'Anadolu Türk'ünü, çok zaman işlediği kötülüklerle değil, ruhunun derinlerinde acı çeken büyük insanlığıyla ölçmeli. Yolumuzu aydınlatacak şaşmaz ışık bu acı çeken insanlığımızdır."

Kemal Tahir neredeyse bütün yazdıklarında Batı ile bir hesaplaşma içindedir dedik. Notlar'ı bu hesaplaşmanın savaş meydanı gibi görebiliriz: "Ben romanlarımı, Batılı Efendiye: 'Efendimiz, bunalımdasınız! Alınız, bununla biraz avununuz, eğleniniz!' diye yazmıyorum. 'Beri bak hayvan! Soyguncu olduğun için bunalımdasın! Seni bu bunalımdan ya ölüm kurtarır, ya soygunculuğa karşı çıkman! Bak sana senden üstün insanı gösteriyorum! Bunaltın artsın diye yazıyorum. Yani Tagor, İvo Andriç, Kazancakis gibi satılmış alçaklar gibi değil, doğunun gerçek devrimcileri gibi."

BİZE ULAŞIN