Gamze Tuna: Ekim 2017 - Doktor Lacivert

Ekim 2017 -  Doktor Lacivert
Giriş Tarihi: 16.10.2017 12:15 Son Güncelleme: 16.10.2017 16:47
Gamze Tuna SAYI:39
İyi günler efendim Doktor Lacivert’te bu ay ayaklarımızı sinsice saran “stres kırığı” hastalığı ve son günlerin yeni trendi olan “kodlama” var. Peki, habersizce oluşan bu stres kırığı hastalığı nedir, nelere yol açar? Ya, etrafımızda gördüğümüz hemen hemen her şeyle bir şekilde ilgisi bulunan “kodlama”nın önemi nereden gelmektedir? Doktor Lacivert gururla sunar! Görüş ve yeni meraklar için: doktorlacivert@gmail.com

Ayaklardaki gizli tehlike: Stres kırığı

Uzun yapılan yürüyüşlerin ayaklarınızda stres kırıkları oluşturduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız? Çoğu zaman ayaklarımızda hissettiğimiz birtakım sızılar var ya, işte onları "alt üstü ufak bir ağrı" diye geçiştirmemekte fayda var. Zira stres kırığı dediğimiz şey, ayak ve ayak bilek kemiklerinizi fark ettirmeden kuşatmış olabilir. Ben de bu ay sizler için araştırdım ve stres kırığını bütün ayrıntılarıyla sizlerle paylaşmak istedim.

Stres kırığı, genellikle ayakta fazla kalan ve desteksiz ayakkabı giyen kişilerde görülen bir hastalık. Sporcular, bekçiler, askerler ve uzun süre ayakta kalan kişiler bu hastalığa bir tık daha yakın fakat bu söylediklerimden yola çıkıp da hastalığın size de misafir olmayacağını sakın ha düşünmeyin derim. Zira yapacağınız uzun süreli yürüyüşler, hafta sonu gerçekleştirdiğiniz alışverişler, eltinizin düğününde hunharca çektiğiniz halaylar ve dikkatsiz bir şekilde attığınız adım bile bu hastalığa sebebiyet verebiliyor. Özellikle ayak, topuk, kaval ve uyluk kemiklerinde görülen stres kırığı için kemiklerin aşırı kullanılmasından kaynaklanan sakatlanma diyebiliriz. Vücudumuzun alt kısmında bulunan bu kemikler, attığımız her adımda vücut ağırlığımızın 12 katı kadar yüke maruz kalıyor ve bu durum uzun süreli devam ettiği zaman, yükün oluşturduğu stres, kemiğin içinde küçük çatlakların oluşmasına sebep oluyor.

Ayaklar da bu stresli yükü taşımak zorunda kalıyorlar. Strese bağlı olarak zaman içinde büyüyen bu çatlaklar, kemiklerinizin kırılmasına dahi sebep olabiliyor. Hastalığın adı "stres kırığı" fakat kemiklerde oluşturduğu esas durum, ultra minik çatlaklardan ibaret. Stres kırığı kendini asla ve asla röntgenlerde belli etmeyen sinsi bir hastalık. Öyle ki bir stres kırığını tespit etmek için oldukça detaylı bir mikroskop görüntülemesi gerekiyor. Klasik bir burkulma veya incinmeden bu yönüyle ayrılıyor diyebiliriz bu hastalık için. Yine de stres kırığı ağrısını incinme ağrısından ayırmak oldukça güç. Özellikle spordan sonra oluşan her ağrıyı iyiye yormayın derim. Hele ki ağrıdan zevk alan bir spor düşkünüyseniz oluşan bu ağrılar, kemik ötenizdeki stres kırıklarından kaynaklı olabilir. Aman dikkat.

Söz konusu bu hastalığın tek tedavisi ise dinlenmek, üstelik en az bir hafta süreyle yataktan kalkmamak şartıyla. Vücudunuzda geçmeyen ağrı ve şişlikler söz konusuysa, bunları hafife almamakta fayda var. Zira bu minik kırıkların sosyal hayatınızı sıfırlama ihtimali söz konusu. Ayak ve ayak bileğinin yanı sıra kalça stres kırığı, omurga stres kırığı ve daha nicesi de bu hastalığın kardeşleridir. Ne diyelim, kemiklerinizi yorup strese sokmadığınız bir hayatınız olsun efendim.

Kod: Okuryazarım

Tabletler, laptoplar, telefonlar, kulaklıklar, youtuber olmaya aday minikler, yorum yarışındaki dayılar, fenomen olmak için yarışa giren gençler… Evet, bunların hiçbirine artık yabancı değiliz; nitekim devir, teknoloji devri. Üstelik teknolojiyi dibine kadar tükettiğimiz bir devir. Peki, teknolojiyi tüketen taraf değil üreten taraf olmaya hazır mısınız desem, ne dersiniz? Son zamanlarda ismini sıkılıkla duyduğumuz "kodlama" terimi, içeriği itibariyle bize teknolojiyi üreten taraf olma imkânını sağlayacak türden.

Eğitimin otoriteleri de bunun farkına varmış olacaklar ki, bu alanın küçük yaşlardan itibaren zorunlu ders olarak okutulmasını sağlamak amacıyla birtakım girişimlerde bulundukları rivayet ediliyor.Halk arasında pek bilinmese de mühendislerin ve bilgisayar programcılığı ile uğraşanların aşina olduğu bir terim kodlama. Çıkan haberler ve yapılan reklamlara göre kodlama bilmeyenler ilerde iş bulma konusunda zorluk yaşayacakmış. Böylesine iddialı cümleler duymak malumunuz olduğu üzere merakımı cezbetti. Şu kodlama dedikleri şey, gerçekten geleceğin dili mi öğreneyim dedim ve bilgisayar mühendisi Şeyda Okul Hanımefendi'yle hasbihal ettim. Kendisine "nedir bu kodlama" diye sorduğumda;

"Halk arasında bilgisayarların beyni olarak bilinen mikroişlemciler belli komutlarla çalışır. Mikroişlemcilerin hedeflediğimiz işi yapması ancak bu görevi ona adım adım anlatmakla olur. Bu işlemlerin hepsine kodlama denir. Mesela klavyede Z harfine bastığımızda ekranda Z harfini görmemizi sağlayan şey arka plandaki kodlamayla mümkün olur" yanıtını aldım. Yani anlayacağınız en basitinden en karmaşığına kadar bütün uygulamalar bir kodlamanın eseri. Üstelik bu kodlama denen illetin dilini öğrenmek normal dil öğrenmeye de benzemiyor. "Java, C#, Python, Basic" gibi türlü türlü dilleri mevcutmuş. Şeyda Hanım devamında; "Uzay bilimlerinden sağlık sektörüne, eğitimden askeriyeye kadar aklımıza gelecek her alanda kodlamaya ihtiyaç duyuyoruz. En basitinden evimizde kullandığımız ütü, bulaşık makinemiz, sabahları bizi uyandıran çalar saatimiz bile kodlamalarla çalışır. Telefonlarımız, navigasyon, sosyal medya uygulamaları, bağımlılık yaratan oyunlar tümüyle birer kodlama eseridir" diyerek konuyu iyice aydınlatıyor ve kod okur yazarlığının geleceğin mesleği olduğunu vurguluyor.

Peki, bugün kodlamanın çok erken yaşlarda çocuklara dayatılmaya çalışılması nedeni ne diye sorduğumda; "Kodlama eğitimi çocuklarda matematik, bilim, problem çözme, takım çalışması ve proje bazlı düşünme becerileri kazandırıyor. Kodlama da bir dil olduğundan ne kadar erken yaşta öğrenilirse o kadar iyi olur" cevabını alıyorum Şeyda Hanım'dan.

Şu sıralar kodlama konusunda hassas davranan aileler çocuklarına mümkün olduğunca fazla kodlama dili öğretme çabasında. Ancak unutmayalım aynı anda birden fazla dil öğretmeye çalışmak çocuğun kafasını karıştırabilir. Gelecekte bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarındaki hemen hemen tüm işler bilgisayar ve kodlama üzerine olacak. Böyle bir durumda kodlama xx bilenlerin bilmeyen meslektaşlarına göre 1-0 önde olacağı aşikâr.

Artık kodlama sayesinde robot mu yaparız uygulama mı oluştururuz bilemem fakat öğrencilerin bile kodlama ile kendi internet sitelerini tasarlayabilecek ve kendi oyunlarını oluşturabilecek hale gelmesi çok zaman almayacak gibi görünüyor. Hey gidi günler, daha düne kadar çocuklarının oyun oynamasından şikâyet eden ebeveynler şimdiler de çocukları en iyi kodlama eğitimini alıp kendi oyunlarını tasarlayabilecek düzeye gelsin diye uğraşır oldular, teknoloji garip şey vesselam…

BİZE ULAŞIN