Malala'nın buruk nobel'i

Birol Biçer 30 Ekim 2014, Perşembe
Nobel Barış Ödülü’nü alan şahsın kendi ülkesi ve toplumundan iltifat görmesi beklenir. Hintli Kailash Sathyarti için bu böyle. Ancak onunla aynı ödülü paylaşan Malala Yusufzai ismi Pakistan için görüş birliğine konu olmaktan şimdilik çok uzak.
"Sana şu soruyu soruyorum ve dürüstçe cevap vermeni istiyorum: Eğer sen bir Amerikan insansız hava aracının hedefi olsaydın bütün dünya senin sağlığın için endişelenir miydi? 'Milletin Kızı' olarak anılır mıydın? Medya sana bu kadar ilgi gösterir miydi?" Taliban komutanlarından biri olan Adnan Raşid, geçen yıl Peştun kızı Malala Yusufzai'ye hitap ettiği mektubunda bu soruları soruyor ve şöyle ekliyordu: "Taliban sana okula gittiğin ve eğitim görmek istediğin için saldırmadı. Taliban sana, kasti olarak kendilerine karşı propaganda yaptığın ve Swat'ta kurmak istedikleri İslami nizamı bozmaya çalıştığın için saldırdı."
Taliban komutanının benzer konumda bulunan birisi için naif sayılabilecek mektubunun aslında Malala'ya hitap etmekten çok, onu bir sembol haline getiren Batılıların amacını ifşa etmek amacı taşıdığını söyleyebiliriz. Nitekim bize en başından beri anlatılan hikâye olan Malala Yusufzai'nin 'kız çocuklarının okula gitmesini engelleyen' (Taliban'ın esas olarak karşı olduğu şeyin kızların okuması değil seküler eğitim olduğunu hatırlatmakta yarar var sanırım) Taliban'ın bu uygulamasına karşı çıktığı için başından kurşunlanarak öldürülmeye çalışıldığı hikâyesi ile örtüşmüyor. Ne var ki hikâyenin bu versiyonunun dikkate alınma ihtimali daha en başından, küçük bir kız çocuğunun kafasına kurşun sıkıldığı andan itibaren ortadan kalkmıştı bile.
Taliban'ın 14 yaşındaki bir kız çocuğunun nasıl olup da kurmak istedikleri düzeni bozguna uğratacağı fikrine kapıldığını ve bunu önlemek için bu kıza karşı suikaste yöneldiğini buradan anlamak hayli güç görünüyor. Aslında böyle bir şeyin olabilmesi için yani küçük bir kızın Taliban'ı bozguna uğratabilmesi için yapılması gereken şey tam da şöyle bir senaryo olabilirdi: "Küçük kız Malala'nın öldürülmek istenmesi, ama onun başından hedef alınmasına rağmen mucize eseri hayatta kalması, ailesi ile beraber bu küçük kızın İngiltere tarafından sığınmacı olarak kabul edilmesi, bu kızın Batı basını tarafından eğitim hakkı için başkaldıran küçük bir aydınlanma kahramanı olarak sunulması, sonra BM ve Avrupa Parlamentosu'nda konuşturularak tüm dünyada 'gericiler'(siz bunu İslamcılar hatta Müslümanlar diye de okuyabilirsiniz zira pratikte tüm Batı'da bu şekilde algılandığı malumunuz) tarafından cehalete mahkûm edilen kızların temsilcisi yapılması, hikâyesinin kitaba dönüşerek entelektüel alanda heykelinin dikilmesi ve en sonunda bu destansı hikâyenin Nobel Barış Ödülü ile taçlandırılması."
Swat Vadisi'nden çıkan bir kız ve onu bu açıdan kullanmak isteyen Batılı güçler açısından böyle bir senaryonun gerçekleşmesi için gerçekten bir mucizeye ihtiyaç vardı ve onlara bu fırsatı bizzat Taliban sunmuş oldu. Açıkçası Taliban ve pek çokları Malala'nın Batılıların elinde bir kukla haline getirilip İslam toplumlarına karşı bir sembol olarak kullanıldığını ileri sürüyor ancak bu başarıda en büyük pay sahibinin aslında Taliban olduğunu da görmek istemiyor. İşin aslı, Batı bin yıl uğraşsa Taliban'ın getirip adeta al dercesine sunduğu bu gol pasını kendi çabasıyla elde edemez ve değerlendiremezdi. Neticede Batılı güç odaklarının İslam toplumlarına karşı harekâtının en önemli unsurlarından biri olan kadın ve kızlar meselesinde işlenmeye çok elverişli bir hikâye hediye etti Taliban.
Ancak bu işin tartışması iğneyi ya da çuvaldızı Taliban'a batırmakla bitmiyor ve bitecek gibi görünmüyor. Şimdi 17 yaşında bulunan Peştun asıllı Pakistanlı Malala Yusufzai ile ülkesinde çocukların köle gibi çalıştırılmasına karşı savaş açan 60'lık Kailash Sathyarti kaderin bir cilvesi olarak Hindistan'la Pakistan arasındaki tartışmalı sınırda karşılıklı mermi ve havan topu atışlarının gerçekleştirildiği günlerde iki düşman ülkenin barış havarileri olarak Nobel Barış Ödülü ile birleştirildiler. İkisinin de temsil ettiği davalar -kızların eğitim hakkı ve çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi- her iki ülke için de geçerli. Aslında aynı toplumun birbirinden ayrılmasıyla kurulan her iki ülke de aşağı yukarı benzer sorunlarla malul durumda. Nobel'in birleştirdiği Yusufzai ve Sathyarti'nin mücadele alanları farklı gibi görünse de aslında her ikisi de hem Pakistan hem Hindistan'ın hatta Asya ülkelerinin ortak sorunlarının başında yer alıyor. Ancak her iki Nobellinin ortak noktalarının buradan ileri gittiğini söylemek pek mümkün değil.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.