Aralık 2017 | Editör Yazısı
Beni bir kez dinleyin.
Konuşanın "ben" olduğumu unutup dinleyin. Farz edin ki, anlatacaklarım dünyanın en mühim meseleleridir ve dahi kelimelerim büyük büyük olayların habercisi olup felaket ve şölenler arasında gidip gelen bir sarkacın ucunda sallanmaktadır.
Yeryüzüne dağılan insanın en büyük sermayesi çocuktan, hayatın tam merkezinde ama çok dışında bir türden, tek bir cinsin, annenin ayağına bağlanmış bir taştan, bir hayalden, bir emanetten, bir projeden, bir emirden, bir nehiyden bahsedeceğim.
Bütün "mega projelerimizin" ve dev dev yatırımlarımızın bir masal kitabının münasebetsizliğinde eriyip yok olmasından, okulların ve o "çözülecek testlerin", "değerler eğitimi" denen bir boşlukta eriyip gitmesinden, ev ile bağını çoktan koparmış babalardan…
Kocaman bir soru işareti, bir büyük vicdan azabı, elimizi böğrümüzde bırakan bir sancı gibi duran çocuk meselesinden…
Nasıl okutacağız, ne okutacağız, ne izleteceğiz, ne yedireceğiz, nereye götüreceğiz, neye inandıracağız, kime emanet edeceğiz?
Teknolojiden nasıl uzak tutacaktık, camiye ne zaman götürecektik, merhameti nasıl öğretecektik, ne yani prenses demeyecek miydik? Üzerinde düşündükçe sarpa saran bu meselede, çocuk nefsinden yetişkin terbiyesine bir köprüyü nasıl kuracaktık?
Çocuklarımızı hep koruyacaktık. Servisten, okula uzanan yolda bile çocuğu "hep düşünerek" koruyacaktık. Hep mi kontrol edecektik, kontrol etmekten yorgun mu düşecektik? Sonra, arkadaşlıklar satın aldığımız okullarda ve kontrolden çıkmış kontrol dünyasında "kendi dünyasını kurmasını" bekleyecektik.
Çocuk yetiştirmenin bin bir kalemden oluşan listesini tamamlamak ve "checkler" atmak için uğraşan anneleri sürekli performans testine tabii tutacaktık.
Onları mezarlıklardan, iş bölümünden, hastalıktan, bir gün iflas etmekten uzak tutup beklentilerimizi yükseltecektik. Açlık ve kıtlık… Bu kelimeler artık bizden değil.
Okul başarısı, fizik, para ve görünüm üzerinden bin bir türlü pohpohlama mekanizması…
Kıyamadım, uyandıramadım; dayanamadım, aldım; acıdım, izin verdim… Çok iyi yaptın, şimdi oku…